Yazı Boyutu

-
+

Şeker hastalığı, modern hayatın getirdiği zararlı beslenme alışkanlıkları ve yıpratıcı hayat şartlarının da olumsuz katkısıyla görülme sıklığı giderek artan bir hastalıktır. Şeker hastalığı temel olarak vücuttaki küçük damarları etkiler. Küçük damarlardan yana vücuttaki en zengin organlardan olan göz, malesef şeker hastalığının kötü etkilediği organların başında gelir. 

Şeker hastalığı tanısı alan kişi, göz dibi muayenesi olmalıdır. Hastalığın ve gözün durumuna göre, şeker hastalarının durumlarına göre değişen aralıklarla muayene olmaları gerekir. Göz muayenesi şeker hastaları için önemlidir, çünkü körlükle sonuçlanabilecek şekere bağlı bozukluklar erken tanı ile çoğunlukla durdurulabilmekte veya düzeltilebilmektedir. 

Şeker hastalığına bağlı görme kaybı beş şekilde gelişir:

1.    Katarakt
2.    Sarı noktada su toplanması (diyabetik maküla ödemi)
3.    Göz içine kanama (vitre içi hemoraji)
4.    Gelişen zarlara bağlı retina ayrışması (traksiyonel retina dekolmanı)
5.    Şekere bağlı görme sinir iltihabı

Görme kaybına yol açan bu beş durumu mercek altına alalım:

1.    Katarakt
Katarakt yaşlanmanın getirdiği bozukluklardan biridir ve 50 yaş üzerinde sık rastlanır. Şeker hastalarında katarakt daha erken yaşlarda başlar. Görmeyi tehdit eden kataraktın tek tedavisi ameliyattır. Şeker hastalarının katarakt ameliyatları önemli farklılıklar içerir ve ileri derecede titiz davranılması gereken bir durumdur. Güncel katarakt cerrahisinde kullandığımız teknik fakoemülsifikasyon ve göz içi merceği yerleştirilmesidir. Bu cerrahide saydamlığını kaybetmiş (yani katarakt gelişmiş) göz içi merceği ultrason enerjisi yardımı ile parçalanıp emilir. Mercek kesesine hastanın ihtiyacına uygun göz içi merceği yerleştirilir. Ameliyat tekniği açısından yapılan şeyler şeker hastalarında da aynıdır. Dikkat edilmesi gereken husus, şekere bağlı retina bozukluğudur. Katarakt ameliyatından sonra şekere bağlı retina bozukluğu yani diyabetik retinopati şiddetlenir. Hastalık adeta hızlı çekimde oynayan bir film gibi ilerler. Bu durumun olabileceğinin farkında olmak ve erken önlem almak şarttır. Aksi takdirde, sarı noktada sıvı birikimi ve göz içi kanamalar gibi ciddi sorunlarla karşılaşılabilir. 
Katarakt cerrahisi planlanan şeker hastalarının ameliyat öncesi ve sonrasında titiz bir retina muayenesi olması gerektiğini unutmayınız. 


2.    Sarı noktada su toplanması (diyabetik maküla ödemi)

Şeker hastalığının göz damarlarını bozması sonucunda, sarı nokta olarak bilinen makülada, küçük damar kesecikleri (mikroanevrizmalar) oluşur. Bu kesecikler hastalık belirtisidir ve damar içeriğini sızdırabilir. Buna ilaveten, normal retina damarlarında da hücresel düzensizlikler sonucunda dolaşım bozuklukları ve sızıntılar görülebilir. 
Sarı nokta olarak bilinen maküla, merkezi görmemizi sağlayan hassas bir yapıdır. Merkezi görme bozukluğu olduğunda hastaların günlük hayatında bazı sıkıntılar ortaya çıkabilir:
•    Gazetedeki küçük harfler okunamaz, 
•    Televizyonda alt yazılar seçilemez, 
•    Uzaktan gelen yüzlerin tanınmasında zorluklar oluşur,
•    Araç plakaları okunamaz.  

Merkezi görme kaybını biz göz hekimleri muayenede sizlere okuttuğumuz harfler ve sayılarla test ederiz. Sağlıklı bir göz küçük harfleri de okuyabilirken, sarı nokta problemi olan gözler ancak büyük harfleri okuyabilir. Merkezi görme kaybı ile beraber sarı noktada su toplanması durumunda farklı şikayetler de gelişebilir:

•    Düz çizgiler bombeleşmiş şekilde veya yamuk yumuk görülür. Hasta kapı veya pencere kenarını düz olarak göremez.
•    Bakılan şeyler diğer gözden daha büyük veya daha küçük görülebilir.

Bu tür şikayetleriniz var ve şeker hastası iseniz kısa zamanda göz muayenesi olmanızı öneririm.

Tedavi

Sarı noktada su toplandığı zaman, sıvının görme merkezine yakınlığı tedavi ve hastalığın seyri açısından önem taşır. Merkeze yakın sıvı varsa, hastada görme etkilenmemiş olsa dahi tedavi gerekebilir, çünkü bu durumda ilerleyen zamanlarda görme kaybı olma ihtimali yükselmiştir. Merkeze yakın ciddi sıvı toplanması olması durumlarda, günümüzde tedavi için kullanan bir çok seçenek mevcuttur:
•    Göz içi verilen ilaçlar ve yerleştirilen implantlar
•    Lazer tedavileri
•    Cerrahi tedavi

Son yıllarda şekere bağlı sarı noktada su toplanması ile ilgili yapılan çalışmalar ve kendi deneyimlerime dayanarak, göz içi ilaç uygulamalarının ilk tedavi olduğunu söyleyebilirim. Bu ilaçlar hastalığın şiddetine göre uygulanmakta ve bazı durumlarda defalarca yapılması gerekmektedir. Yan etkiler açısından en güvenli tedavi seçeneğidir. 

Lazer tedavisi 2010’lu yıllara gelene kadar ilk tedavi seçeneğimiz idi. Ancak lazere bağlı görme kaybı olabilmesi ve ilerleyen yıllarda görme kaybı oluşma riski nedeniyle günümüzde ikinci seçenek olarak görülmektedir. Bu durum, lazer tedavisinin terk edildiği anlamına gelmez; seçilmiş vakalarda tek başına veya diğer tedavi şeçenekleri ile birlikte başarıyla kullanılabilmektedir. 

Sarı noktada sıvı toplanması bazen şekere bağlı olarak göz içinde oluşan zarlardan kaynaklanabilmektedir. Bu durumda, ameliyat tedavi seçeneklerimizden birini oluşturur. Bazı çalışmalarda su toplanmasının tedavisi olarak ilk planda cerrahi önerilebileceği söylense de, bu husus tartışmalı görülmektedir. 

3.    Göz içine kanamalar

Şeker hastalığında oluşan dolaşım bozukluklarına karşın retina kanlanmasını devam ettirmek üzere bazı önlemler alır. Bu önlemlerden biri de anormal damarların oluşmasıdır. Oluşan yeni damarlar normal retina damarları gibi sağlam olmadığı gibi, ortaya çıktıkları yerler de damarların doğal yerleri değildir. Bu yeni damarlar sağlam olmadıkları için ufak darbeler sonucu, hatta bazen kendiliğinden kanamaya yol açar. Kanamalar farklı yerlerde yerleşim gösterebilir. Göz içine kanama olduğu zaman, kan saydam olmadığından, hastada farklı problemler ortaya çıkar:

•    Görme kaybolabilir,
•    Daha önce olmayan uçuşmalar görülebilir.
•    Daha önce olan uçuşmalarda artma görülebilir.

Göz içine kanama olması, şeker hastalığında acilen tedavi gerektiren bir durumdur. Bazı hafif kanamalar aylar içinde kendiliğinden çekilebilse de, kanamaya yol açan damarlar halen orada olduğu sürece yeni kanama gelişebilir. Kanamanın durumuna, kanayan gözün ve diğer gözün diğer özelliklerine göre tedavi alternatifleri planlanır. 
Şeker hastasıysanız ve yukarıdakine benzer şikayetler ortaya çıktıysa acilen bir retina uzmanına gitmenizi tavsiye ederim. Bu aşamadan sonra vakit kaybı geri dönülmez sorunlara yol açabilir.

Tedavi

Kanama olması veya kanamaya meyilli damarların görülmesi kısa zamanda tedavi gerektiren bir durumdur. Tedavi gecikirse hastada kalıcı körlük ile sonlanabilir. Erken tanı ile bu hastaların çoğunda olumlu sonuç alınabilmekte iken, tedavi olmamış ve ihmal edilmiş gözlerde bir noktadan sonra hekimin de yapacağı fazla şey kalmamaktadır. 

Kanama ile gelen hastalarda yapılabilecek ana tedaviler şunlardır:

1.    Lazer tedavisi
2.    Ameliyat
3.    Göz içi ilaçlar

Kanama ile gelen hastada, kanamanın şiddeti, gözün önceki tedavi durumu, gözde ilave problemin olması ve diğer gözün durumu göz önünde tutulması gereken önemli değişkenlerdir. Bu ve buna benzer faktörleri değerlendirerek hastaya uygun bir tedavi planı öneriyoruz. Kanaması az olan veya olmayan ancak yeni damar gelişimi gördüğümüz hastalarda, göz uygunsa lazer tedavisi genellikle ilk tedavi olarak uygulanır. Lazer tedavisi poliklinik şartlarında 3-4 seansta uygulanan bir tedavidir. Lazer tedavisi sonunda amacımız oluşmuş yeni damarları geri döndürmek, böylece kanamayı engellemektir. Yukarıda bahsettiğim durumdaki hastalarda lazer tedavisi günümüzde ilk seçenek tedavidir. Başarılı lazer tedavisi sonrası, hastanın şeker ve tansiyon hastalıkları da kontrol altında olduğu sürece, ömür boyunca tekrar kanama riski neredeyse yoktur. 

Çok yoğun kanamalarda, belirli bir süre boyunca düzelme olmazsa ilk tedavi seçeneğimiz ameliyattır. Bazı durumlarda kanama az olsa dahi (özellikle genç hastalarda, lazer tedavisi yapılmamış gözlerde, diğer gözü az görenlerde vs) erken tedavi olarak beklemek yerine cerrahi düşünülmelidir. Yapılan cerrahi ‘pars plana vitrektomi’ dir. Pars plana vitrektomide, sklera dediğimiz gözün beyaz kısmından çok ince aletlerle gözün içine girerek kanamayı temizleyip, zarlar varsa onları ayırıyor ve hastanın lazerini de ameliyat esnasında tamamlıyoruz. 

Kanaması olan hastalarda tek tedavi olarak göz içine ilaç verilmesi bazı durumlarda tehlikeli olabilir. Göz içine ilaç verilmesi, retina deneyimi olan hekimler tarafından tek başına veya diğer tedavilerle birlikte kullanılabilir, ancak bilinçsiz uygulanan iğnelere bağlı ciddi problemlerle karşılaşma ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır. 

4.    Zarlara bağlı retina ayrışması
Şeker hastalığına bağlı olarak, retinada kan dolaşım bozuklukları olduğundan yukarıda bahsetmiştim. Bu dolaşım bozukluğa bağlı olarak yeni damarlar oluşur ve bu damarlarla beraber membran dediğimiz zarlar da ortaya çıkar. Bu zarlar oluştuktan bir süre sonra büzüşmeye başlar ve bunun sonucunda retina ütüsüz bir örtü gibi kırışabilir. Çok şiddetli büzüşme olduğunda ise retina tutunduğu yerden ayrışarak görme kabiliyetini yitirir. Bu durumlarda retinanın büzüşme ve ayrışması sarı noktayı etkiliyor veya tehdit ediyorsa tedavi cerrahidir. Tedavide uygulanan pars plana vitrektomi ile bu zarlar yapıştığı retinadan serbestleştirilerek gözden uzaklaştırılır. Eğer retinadaki ayrışma çok eski değilse hasta görmesini geri kazanabilir. 

5.    Şeker hastalığına bağlı görme siniri iltihabı
Görme siniri, gözü beyine bağlayan dokudur. Tıpkı ampule elektrik getiren kablo gibi, görme sinirinde bir hastalık varsa ampule elektrik iletiminde sorun olur yani görme problemleri ortaya çıkar. Bu durum görmeyi etkilese de, çoğunlukla şiddetli görme kaybına yol açmaz ve tedavi gerektiğinde ilaç tedavisi uygulanır. 

Özetle: 
1.    Şeker hastalığının en kötü etkildediği organların başında göz gelmektedir. 
2.    Şeker hastalığınız varsa göz doktoruna muayene olmanız gerekmektedir, tek muayene yeterli değildir, çoğunlukla belirli aralıklarla ömür boyu takip gerekir. 
3.    Doktor takibine girmeyen veya geciktiren bazı hastalarda kalıcı körlük gelişebilir. Bu durum çoğunlukla erken tanı ile önlenebilir. 
4.    Şeker hastalığına bağlı görme kaybı sıklıkla beş şekilde olur: katarakt, sarı noktada su toplanması, göz içine kanamalar, zarlara bağlı retina büzüşmesi veya ayrışması ve görme siniri iltihabı. 
5.    Sarı noktada su toplanması varsa tedavi çoğunlukla göz içine ilaç, bazı durumlarda ise lazer tedavisidir.
6.    Göz içine kanamalarda, kanamanın şiddeti ve diğer faktörler göz önünde bulundurularak, tedavi genellikle cerrahi, bazı durumlarda ise lazer tedavisidir.
7.    Zarlara bağlı retina büzüşmesi ve ayrışması varsa, sarı noktaya yakınlığına göre tedavisi cerrahidir.